English
Merhaba, üye girişi için tıklayınız
ŞALOM Dergi - Ocak 2019
ŞALOM Dergi - Ocak 2019
ŞALOM Dergi - Ocak 2019
Ürün Fiyatı :
16,00   (Kdv Dahil)

Sevgili Okur,

Geride bırakmak üzereyken 2018’i, yılın son günlerinin birinde Kudüs’teydim. Yeruşalayim… Jerusalem… veya Al Kuds...
Günümün odağı, Eski Kent gezisiydi, Ermeni, Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman kesimleriyle... Dört mahallesinin din adamları kendi özgünlüğünde, kendi özgürlüğünde…
Bir buçuk kilometre karelik bir alan, hassas, karmaşık, dünyevi ile uhrevinin buluşma noktasında. Tek bir günde doyasıya gezilmesi olası değil!
Zamansızlıkta önemli bir çekim alanı, bir enerji merkezi.
Gündüz saatlerinin turist yoğunluğunu -hiç de turizm mevsimi değilken- nasıl anlatsam ki… 

İnsanlığın hac yeri burası… Otobüsler dolusu, dünyanın Doğu’sundan - Batı’sından, Kuzey’lerinden - Güney’lerinden... Üç semavi dinin kalbine, kutsiyetin odağına bir yolculuk, herkesin peşinde olduğu. Dünya onca popülizm ve güven eksikliği yaşarken, 'post-gerçeğin’ yükselişi insanlığı uyanışa çağırıyor. Çünkü gündemde sadece muğlâklık...
Bir kent ki, insanlık tarihinin günümüze ulaşanları arasında en kadimi, dünyanın değişimine ve dönüşümüne öylesine de ayak uydurmuş. 
Sokaklarını adımlarken yöresel ile uluslararası olanın, gerçek ile sanalın, barış ile savaşın arasındaki incecik hattın belirsizliğiydi duyumsanan, belki de anlaşılmakta aslen zorlanılan.
Nasıl karmaşık olmasın ki...
Bir kent ki, aşırılıkların aktörleri de addedilebilecek dindarları veya laikleriyle, kökenleri 89 ulustan oluşmuş bir halk yaşıyor. Gerçek bir İnsanlık Ailesi potası!
Âdeta dünyanın merkezinde, kendi mikro kozmosu…
Bu ziyarette sürpriz olan bir ilk yaşamak nasibimdi:
Kubbet’üs-Sahra’yı yakından izlemek mümkün oldu, öncelerinde Yahudilerin girişi kısıtlandığından veya izin verilmediğinden...
El Aksa... Süleyman Tapınağı’na ait Batı Duvarı'nın üstünde, hepsi aynı tepede, zamanların tüm medeniyetlerinin istiflendiği “höyüğünde” - Moriah Dağı’nda yerleşik. O mekân ki, putperest pagan geleneğe son vererek halkına deizmin kapılarını açan Ata Babamız Abraham veya İbrahim… İnancı uğruna kurban edecekken oğlunu, kıyamamıştı Yaradan’ı, kendi evlâdına.
Orada gecelemeyi seçmiştim, Eski Kent’teki Davut’un Kulesi’nde, bir çoban iken kral olmaya dönüşen Davut’u anlatan sanatsal gösterinin görkemini kaçırmadığıma şükrederek.
Gün batmıştı...
Sokaklarını yaşamayı sürdürdük gecenin karanlığına inatla ışığın rehberleri, bina girişlerine, pencere önlerine yerleştirilen ‘Hanukiya’lardan yansıyan titrek ışıltılardı.
Eş zamanlılıkta... Noel’in pırıltılı süsleri de çok yakışmıştı, Osmanlıların inşa settiği kent duvarları arasında dolaştığım çoğu mahalleye.  Hanuka’nın mumları... Noel ağacı ve yılbaşı çamı... 

Yeter ki, aydınlık anımsatılsın.
...Ve orada, o kentte umudun kollarında hayallerimle buluştum yalınlığın mahremiyetinde.
İzlediğim iç içelik sadece barış dolu bir semanın altında kutsiyetini sahiplenebilecekti.
Önümüzdeki zamanlara, yaşanacaklara bir temenni:
Haydi, 2019 yılı umudun, barışın yılı olsun!

Sevgiyle,